Daha İyisi Mümkün Kastamonu
SİYASİ PARTİLER HALKA HİZMET ARACINA DÖNÜŞMELİ AMA NASIL? - 1

SİYASİ PARTİLER HALKA HİZMET ARACINA DÖNÜŞMELİ AMA NASIL? - 1

Gündem

11 Ağustos 2023

0

;

12 Eylül 1980 darbesi ile kanunlaşan ve partilerin 43 yıldır bile isteye kaldır/a/madığı siyasi partiler yasası, partilerin kendi kızıl elmasını pazara sunan, küçük birer cemaat, oligarşik yapı, menfaat dağıtım organizasyonu hâline bürünmesine yol açmış, halka hizmet odaklı siyasetinin yapılmasını zorlaştırır hâle getirmiştir.

-          Güçlü Lider

-          Liderin atadığı ve kendisine sadakatle bağlı parti yönetimi

-          Parti yöneticilerinin taşrada eli, ayağı olan ve onlara yakın duran İl Başkanı ya da milletvekilleri

-          Gücünü bu insanlara yakınlıktan alan taşra siyasetçileri

-          Memleket meselesi yerine kendi işini çözmek umudu ile bu taşra siyasetçilerinden medet umanlar.

Bu yapının kendisi siyasetçinin gücünü halktan, tabandan değil de yukarıdan, partiden almasını gerekli kılıyor.

SİYASİ PARTİLERİN ARADIĞI İDEAL SİYASETÇİ TİPİ

- Sorun çıkarmayan, sorgulamadan vazifesini yapan, kendileri ile uyumlu, sâdık,

- Partisinin ilke ve hedeflerini, davasını, kızıl elmasını, partinin büyümesini, siyasetinin anlamı ve amacı haline getirmiş, partiye üye, ‘asker’, gençlik, kazandırmayı daha çok önceleyen.

- Ulaşılan kamu makam ve mevkilerinin imkânlarını ‘BİZİMKİLER-DAVA-KIZILELMA‘ için seferber etmekten çekinmeyen.

- ‘Acırsan acınacak hâle düşersin’ , ‘ Bizimkiler ve onlar’ , ‘ Bizimkiler bir yere gelmesin de ötekiler mi gelsin?’ , ‘ Ya benimlesin ya karşımdasın!’, ‘ Kol kırılır, yen içinde kalır.’ gibi kabulleri olan.

- Ehliyet ya da liyakatten ziyâde zaman ve maddiyat imkânı olan, düşünüp değer üretmek yerine, görev adamı olabilecek insanlar.

Siyasi Partiler bu taşra siyasetçilerini hem kendi partilerinin finansmanı hem de oligarşik parti yapısının tahkimi için istiyor.

*  *  *

MEŞHUR GENEL MERKEZ YAPILARI

Mevcut siyasi partiler, Anadoluda görev yapan partililerinden her türlü fedakârlığı ve kurşun asker gibi vazife yapmasını istiyor ama kendileri hiç umulmadık yüz seksen derece dönüşleri yapabiliyor, kitlelerini inandırdıkları şeylerin tam tersine inanır hâle getirebiliyor.

Bunu yaparken de taşradaki il başkanı ya da milletvekillerini birer iletişim aparatı olarak kullanıyor.

Siyasi Partilerin Genel Merkezlerine yerleşmiş yapılar, ellerindeki güç ve hatırlı kişiler yardımı ile çevrelerinin makam, iş gibi taleplerini karşılıyor, tabanlarına ‘düşman, öteki, rakip’ diye anlattıkları partilerin yetkilileri ile paslaşabiliyor, bir anlamda Anadoluda ‘DAVA ADAMI’ olmuş insanların çalışması ve kendilerine topladığı oylarla Ankara’da kurulu düzenlerini devam ettiriyor, ehliyet, liyakat, hak, hukuk gibi konuları göz ardı ederek, kapının önünü tutanların etkileri ile kararlar alıyorlar.

İNSANLAR APARATA DÖNÜŞTÜRÜLÜYOR

Siyasi partilerin bu yapısı Anadoluda siyaset yapan yüzbinlerce insanı,

-          Sorunların çözümü için gayret gösterip yukarıdaki güçlere sorunu taşıyıp, çözümünü talep etmek yerine, sorunların üstünü örtmeye, ötelemeye,

-          Bir sonraki siyasî kariyeri için parti oligarşisine sadakatle hizmet etmeye, gözünü kapayıp vazifesini yapmaya, 'yol arkadaşları' ile beraber hizmet odaklı anlamlı bir yol yürümek yerine, onlarla gizli bir rekabete girişmeye, içi dışı başka bir insan olmaya, rahatlıkla yalan söyleyebilmeye, amacına giden yolda birçok usulsüz şeyi mubah kabul etmeye, sürekli hesap yapmaya, gizli gündemleri takip etmeye,

-          Düşünmek, önermek, mücadele etmek yerine susmaya, sırasını beklemeye, kişisel ikbalini halka hizmetin önüne geçirmesine,

-          Kendi çevresinde olup onu destekleyenleri makbul, kendisinden farklı düşünenleri habis ur olarak görmeye ve böylece topluma benden olanlar ve bana karşı olanlar diye bakmaya itiyor.

-          Partiler, siyaset yapmak isteyen insanların kimliklerine, kişiliklerine ve kendileri olarak var olmalarına zarar veriyor. Partiler insanları israf ediyor, öğütüyor. Kullanıp bir kenara bırakıyor.

-          Siyaset yapmak isteyenleri perçemlerinden yakalıyor. Tavşana havuç misali gelecekle ilgili mavi boncuklar vaat edip, kendi varlığı için ucuz işgücü olarak kullanmak istiyor.

SİYASET YAPMAK İSTEYENLER APARAT OLMAYA TÂLİM EDİYOR

-          Mevcut sistem içerisinde siyaset yapmak isteyenler kendi bireysel kariyerlerini sağlama almak için verilen ödev ne ise onu yapmaya gayret ediyor.

-          Doğruya doğru, yanlışa yanlış diyemeyen, kendi mahallesindeki yanlışı 'dava' adına savunan, 'öteki' doğru bile yapsa takılacak bir kulp bulan, her dönem 'aday adayı' olan, başaramayınca öfkesini içine atıp bir sonraki müsabaka için ne kadar  'dava adamı' olduğunu ifade eden ‘profesyonel siyasetçi’ oluyor.

-          Bu insanlar bu hâl üzere partilerin kapılarını aşındırmaya devam ettikçe bu partiler kendilerini ilgi odağı görmeye devam edip manavdan meyve seçer gibi istediklerini mıncıklayıp bir kenara koymaya devam ediyor.

-          Öte yandan, düşünen, araştıran, öneren, yazan, kendi alanında üretebilen insanlar yani zaten tek başlarına birer değer olan insanlar bu yapıdan ister istemez uzak duruyor, siyasete, ülkeye değer katamıyorlar.

-          İnsanlar, fikirler, düşünceler israf ediliyor.

-          Mevcut mekanizmaya elverişli davranarak bütünün bir dişlisi olanlar, karar alırken düşünceye, bilgiye önem vermek yerine alınacak kararın kime yarayacağına, davalarına hizmet olup olmadığına bakar hâle geliyorlar.

HALK KENDİNİ ÖĞÜTEN BU DEĞİRMENE BUĞDAY TAŞIYOR

Alım gücü genel olarak düşük olan halkımız, kendi neslinin geleceğinin derdine düşüp, çocuklarına iyi bir iş, iyi bir hayat oluşturmak amacı ile gücü elinde bulunduran partilere yaklaşıyor, çocuklarını işe sokmak için buralardan medet umuyor.

Sistemin yanlışlığını, siyasi partilerin yukarıda anlattığım yapılarını bildiği, gördüğü halde bu yapı ile mücadele edecek gücü kendinde bulamadığı için, ‘ KENDİ GEMİSİNİ KURTARAN KAPTAN’ anlayışı ile toplumsal faydayı düşünmek yerine bireysel çıkarlarının peşinden gidiyor.

Düşünceli, insaflı, diğerkâm olan vatandaşlar bu yanlışlıklara karşı durmak istese, toplumun büyük bir kesimi kendi derdine düşüp bu değirmene buğday taşıdığı için itirazları duyulmuyor, sesine kulak veren, dikkate alan olmuyor. Doğrular yerine güçlüler dikkate alınıyor, itibar görüyor.

Toplum çürüyor. Hak, hukuk, adalet, insaf, doğruluk, dürüstlük kavramlarının içerisi boşalıyor. Bu değerleri önceleyerek sadece yetiştiği şehre, memleketine hizmet etmek isteyenlerin siyaset yapması imkânsız hâle geliyor.

MİLLETÇE KAOS İSTİYORUZ

Milletimiz ise hem bu yapıdan şikayet ediyor, hem siyaset mekanizmasına olan güvenini yitiriyor hem de bu kaos üreten siyasî yapının devamına destek oluyor.

Hangi parti güçlü ise ona yaklaşıp, kendi kişisel menfaatini çözmek umudu ile haklı, doğru olanı değil de, kendi usullü ya da usulsüz işini çözdürebileceği siyasetçi arayışına giriyor.

NE YAPMALI?

Çaresizlik, kaos ve çürüme üreten bu siyasi sistemin değişmesi için düşünen, üreten insanlar sorumluluk almalı, halk bu insanlara destek olarak siyasi partilerin gardını düşürmeli ve siyasi partilere çeki düzen vermeli.

PEKİ AMA NASIL?

Bir sonraki yazıda…



Diğer yazılar için tıklayınız...

ETİKETLER: SİYASET, DAVA, KIZILEMA, SİYASİ PARTİLER YASASI, PARTİ, 12 EYLÜL 1980, DARBE

YORUM YAP

E-mail adresiniz yayınlanmayacaktır.

DİĞER İÇERİKLER

X